ÇevreBilgileri

PETROL

PETROL

Günümüzde çok büyük öneme sahip olan içinde bulunduğumuz yüzyılda savaşlara neden olan petrol ve petrol ürünleri büyük önem taşımaktadır. Petrol, başlıca karbon ve hidrojenden oluşan ve içerisinde az miktarda nitrojen, oksijen ve kükürt bulunan çok karmaşık bir bileşimdi. Petrol, denizlerdeki bitki ve hayvanların çürüdükten sonraki kalıntılarından oluşur. Bu kalıntılar deniz yatağında milyonlarca yıl boyunca çürüdükten sonra, geriye yalnızca yağlı maddeler kalır. Çamur ve büyük kaya katmanları altında kalan yağlı maddeler de petrol ve gaza dönüşür.
 
Normal şartlarda gaz, sıvı ve katı halde bulunabilir. Rafine edilmiş petrolden ayırt etmek için ham petrol diye isimlendirilen sıvı petrol, ticari açıdan en önemli olanıdır. Gaz halindeki petrol, imal edilmiş gazdan ayırt etmek için genelde doğal gaz olarak adlandırılır. Yarı katı ve katı haldeki petrol ise ağır hidrokarbon ve katrandan oluşur. Bu türden petrole, özelliklerine ve yöresel kullanımlarına bağlı olarak asfalt, zift, katran ve diğer isimler verilir.
 
Petrol günümüzün vazgeçilmez enerji kaynağı olarak; otomobillerde; gaz lambalarında, bazı ısıtma aygıtlarında ve jet uçaklarının motorlarında; otobüs, kamyon ve gemilerde, çelik, cam, seramik gibi maddelerin üretiminde, makinelerin düzgün ve rahat çalışabilmesi için ince ya da kalın makine yağı olarak geniş alanlarda kullanılmaktadır.
 
Dünyadaki petrol rezervinin 100 milyar tonu (%62) Orta Doğu Ülkelerinde, 16,7 milyar tonu (%10) Rusya ve BDT ülkelerinde, 14,9 milyar tonu Afrika\'da (%9) bulunmaktadır. Dünya üretilebilir petrol ve doğal gaz rezervlerinin yaklaşık %72\'lik bölümü, ülkemizin yakın coğrafyasında yer almaktadır.
 
Türkiye, jeopolitik konumu itibariyle, dünya ispatlanmış petrol ve doğal gaz rezervlerinin dörtte üçüne sahip bölge ülkeleriyle komşu durumdadır.Ülkemizin yerli kaynak potansiyeli 6,72 milyar varildir. 2008 Ağustos ayı itibariyle Türkiye petrol rezervleri 37,3 milyon ton 2007 tüketimi 31 milyon ülkemizde petrol arama faaliyetlerinin başladığı tarihten 2008 yılı Eylül ayı sonuna kadar ham petrol üretimi ise 130,1 milyon tondur.
 
Yurdumuzda petrol aramacılığının yapıldığı 57 yıl süresinde 1050 arama kuyusu ve 1808 üretim, enjeksiyon ve geliştirme kuyusu açılmış ve irili ufaklı 23 doğal gaz sahası ile 102 petrol sahası keşfedilmiştir.
 
HİDROELEKTRİK ENERJİ
Barajlarda veya göllerde birikmiş olan sular Yerçekimi Potansiyel Enerjisine sahiptir. Birikmiş olan bu sular, belli bir yükseklikten düşerken, enerjinin dönüşümü prensibine göre sularda var olan Yerçekimi Potansiyel Enerjisi önce kinetik enerji (mekanik enerji) ye daha sonra da türbin çarklarına bağlı jeneratör motorunun dönmesi vasıtasıyla Potansiyel elektrik Enerjisi’ ne dönüşür.
 
Çeşitli enerji kaynakları içerisinde hidroelektrik enerji santralleri çevre dostu olmaları ve düşük potansiyel risk taşımaları sebebiyle bütün dünyada tercih edilmektedir. Hidroelektrik santraller; çevreye uyumlu, temiz, yenilenebilir, yüksek verimli, yakıt gideri olmayan, enerji fiyatlarında sigorta rolü üstlenen, uzun ömürlü, işletme gideri çok düşük dışa bağımlı olmayan yerli bir enerji kaynağıdır.
 
Türkiye\'de teknik olarak değerlendirilebilir hidroelektrik potansiyeli 36.000 MW\'tır. Günümüz itibariyle işletmede bulunan 150 adet HES (hidroelektrik santrali) 13.830 MW\'lık kurulu güce ve toplam potansiyelin %38\'ine karşılık gelmektedir.
2008 yılında elektrik üretimimizin %16,77 si hidroelektrik santrallardan temin edilmiştir. Son yıllarda yaşanan kuraklıklar hidroelektrik santrallerinden beklenen katkının sağlanamamasına neden olmuştur.
 
Ülkemizde bulunan hidroelektrik santrallerınde arızalar, bakım-onarım, işletme politikası, kuraklık gibi sebeplerle enerji üretiminde kapasite kullanımı %73 civarındadır. Termik santrallerde %68, hidroelektrik santrallerde ise %94 oranında kapasite kullanımı mevcuttur. Teknik ve ekonomik olarak değerlendirilebilecek tüm hidroelektrik potansiyeli 2023 yılına kadar elektrik enerjisi üretiminde kullanılması hedeflenmektedir.

Diğer İçerikler